top of page

Genel olarak bakıldığında Timur'un dönemi nasıl bir dönemdi?

  • Yazarın fotoğrafı: Editör
    Editör
  • 29 Haz 2021
  • 2 dakikada okunur

Timur Anadolu’dan bir fırtına gibi geçti, onun zulümlerinden veya kendisine atfedilen vahşetten hâlâ bahsedilir. Osmanlı’nın ilk devir vakayinamelerinde bir Tatar korkusu vardır. Bu Tatarlık, ırken bir bağlantısı olmamasına rağmen Emir Timur’a atfedilen bir özelliktir. Fakat onun zamanında Semarkand, Buhara ve diğer Orta Asya şehirleri 1000 yıllık kadim kültürlerini devam ettirdiler ve daha da geliştirdiler. Timur’un yarattığı Semerkand ve Buhara bugün hâlâ bir medeniyetin parlak zamanını hatırlatan abidelerle ortadadır. Bu yerler, İslam dünyasında yaşayan bir kültür merkezi olarak İstanbul’dan sonra Kahire, Isfahan, Meşhed ama hassaten Şam ve Bağdat’la birlikte anılmaktadır. Emir Timur devri, Türk asırları içinde hem askeri örgütlenme, hem idari örgütlenme; hem istihbarat hizmetleri, hem ticaretin örgütlenmesi, hem de ilmi kurumların ortaya çıkışı ve yayılışı ve edebiyat bakımından en parlak devirdir, hatta son parlak devirdir. Bundan sonra bu tip ticari, iktisadi zenginlik ve özellikle bilimsel bir faaliyet göremiyoruz. Bunun üzerinde durmak gerekiyor.

Şurası bir gerçek, Emir Timur kanlı savaşlarla ama bunun yanı başında matematik, astronomi ve edebiyatla da anılır. Çağatay Türk edebiyatının en parlak simaları onun devrinde veya hemen onun ardından yaşamıştır. İslam ilminin son parlak adamı Uluğ Bey onun torunudur ve Semerkand’ın ulaştığı Rönesans düzeni, İslam dünyasında bir daha başka hiçbir şehre bugüne kadar nasip olmamıştır, bundan sonra olması en büyük temennimiz.


Timur devri, tıpkı bir yerde Moğol fatihler gibi Asya’nın bir ucundan Anadolu’ya kadar giden, bunun yanı sıra her türlü sanatkârı, işçiyi toparlayan, sevk eden bir dönem demektir. Döneminde Orta Asya’nın kütüphaneleri, İran medeniyetinin son parlamaları bugün bile araştırmalarımıza konu teşkil ediyor. Öbür taraftan belirli zihniyette, hatta halk tabakaları arasında Timur devri “vahşet, barbarlık ve katliam” dönemi olarak addediliyor. Bu portrenin hangisi doğru? Tarihte her iki görüşün de haklı olduğu Safhalar vardır, ama bizzat Anadolu tarihine tekrar baktığımızda yurdumuzun bugünkü büyümesi ve pekin olarak gelişmesinde onun istila döneminin de payı vardır. Rumeli’nin verdiği kuvvet ve Anadolu’nun tepkisi Timur devrini çok çabuk sildi.


Fakat diğer yandan Timur kadar Orta Asya’ya, Orta Doğuya ve Küçük Asya’ya hâkim bir başka hükümdar bulmak mümkün değildir. Hatta demek lazım ki, Moğollar bile bu yöreye onun kadar hükmedemediler. Onun İslam dünyasında tesiri çok olmuştur. Unutmayalım ki ünlü tarihçi İbn-i Haldun bile ömrünün sonunda kendisiyle Şam’da görüşmüş ve aralarında bizim için hem tarihî hem kültürel bakımdan çok önemli bir diyalog geçmişti. Bildiğimize göre, bu görüşme esnasında İbn-i Haldun, kendi ifadesiyle bizzat kendisinin münşii (kurucusu) olduğu ümran ilminden bahsetti ona. Hatta Timur’a devletlerin yükseliş ve düşüşlerini açıklayan düşüncelerini özetleyen birkaç sayfalık bir metin de takdim etmiş, onun tarafından çok takdir edilmişti. Nitekim bunun üzerine Timur bilgisine hayran kaldığı İbn-i Haldun’u kendisiyle beraber kalmaya ikna etmeye çalışmış, fakat o çeşidi mazeretlerle bu teklifi geri çevirmişti.


Timur devrinin daha çok tartışılacağı doğrudur, ama bizim anladığımız manadaki Doğu medeniyetinin, Doğu ülkelerinin çöküşü Timur devrine rast gelmez. Timurluların büyüme devri, büyüme eğilimleri nedir? Ölüm yılında Çin’e sefere hazırlanan bir hükümdarın coğrafya tasavvurunu anlamak pek kolay değildir, ama şurası bir gerçek; Orta Asya’da Buhara ve Semerkand’da bir azınlık halinde görülen İran dili ve medeniyeti, onun zamanında bu dili konuşan nüfusun miktarı bakımından daha bir gerileme göstermiştir, bundan sonra artık klasik Orta Asya başlayacaktır. Fakat Fars dili, edebiyatı ve medeniyeti dirilme, yayılma, Hind’e nüfuz etme ve her milletten seçkinlerin kültürü olma vasfını da ona ve torunlarına borçludur

Comments


Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

bottom of page