top of page

Kırım ile Osmanlı arasındaki ilişkilerde gerilim oluyor muydu?

  • Yazarın fotoğrafı: Editör
    Editör
  • 29 Haz 2021
  • 2 dakikada okunur

Elbette, yani her zaman tabî-metbû ilişkisi içerisindeki bütün devletlerde olan, görülen bir durum var. Sonuçta iktidarın doğasıdır. Hâkim konumda olan devlet, kendi çıkarlarına ya da bölge üzerindeki konumuna herhangi bir zarar verebilecek durumlara sessiz kalmaz. Osmanlı da bunun istisnası değil. Mesela Osmanlılara tabi olan Mengli Giray Han, 1476 yılında kuşku yok ki Osmanlı’nın da kuvvetini arkasında hissederek Altın Orda Hanlığı’na saldırmış, fakat bu saldırıda herhangi bir başarı elde edemediği gibi mağlup da olmuştu. Üstelik bu şekilde uyuyan yılanı da uyandırmıştı. Nitekim Altın Orda Hanı Seyyid Ahmed Han düşmanını mağlup etmekle yetinmemiş, ardından giderek Kırım’ı istilaya bile girişmişti. Burada mesela Osmanlıların tutumu öyle hemen Altın Orda ile savaşmak gibi bir tepkisellik şeklinde olmamıştır. Mengli Giray sebep olduğu kayıplardan dolayı yakalanıp İstanbul’a getirilerek Yedikule’de hapsedilmiş ve yerine kardeşi Nurdevlet Han getirilmiştir. Fakat sonra Osmanlı taraftarı olan Eminek Bey’in ricası üzerine Mengli Giray geri gönderilmiştir. Mengli Giray akıllı bir adamdır esasen. 1478’de yeniden Kırım hanı olduktan sonra II. Bayezid’in Akkirman Seferi’ne iştirak etmiş, Yavuz Sultan Selim’in kızı ile evlenip hem ona damat olmuş hem de kendi konumunu güçlendirmiştir. Nitekim onun Kırım’a parlak bir dönem yaşattığını söylemekte bir mahzur yok. Altın Orda Hanlığı’ nı ortadan kaldıran odur. Yine Moskova’ya da sefer düzenlemiştir. Tüm bunların yanında Kuzey Türkçesinin iyi bir şairidir, bunu da burada ekleyelim. Bu dönem Kırım yüksek zümre kültürünün, Osmanlı Divan kültürünün edebiyat ve dil zevkiyle bütünleşmesinin başlangıcıdır.


Burada bir noktaya daha temas etmeden geçmemek lazım ki, Osmanlılar, Kırım Hanlığı ile Devlet-i Âliyye arasında oluşabilecek muhtemel gerilimlere karşı önlem de alıyorlardı. Mesela Sahip Giray Han tarafından teşkil edilen Kırım kapıkulu ordusu (bunlar Çerkez gibi Kafkas kabilelerinden ve ödünç alınan birkaç yüz yeniçeriden oluşurdu) Ortadoğu devletlerinde olduğu gibi Kırım hanına bağımsızlık ve mutlak otorite sağlayacak bir merkezî güç olmaktan çok, Osmanlı sultanına bağlılığını pekiştirmişti. Altın Orda’dan kalma ulus beyleri olan mirzaların baskısına karşı han bu güçlerle durur; ne var ki bu güçler aslında handan çok, Osmanlı sarayı tarafından yönlendirilirdi. Bu nedenle han, mirzaların baskısına karşı İstanbul’a giderek daha fazla bağımlı olmaktaydı. Yani bunun bir doğal sonucudur, İslam Giray zamanında Kırım’daki iç mücadele kapıkulu ile devlet idaresinde önderliği kaptırmak istemeyen zadegan arasında başlamıştı.

Comments


Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

bottom of page