top of page

Osmanlılar, Balkanları kan ve kılıçla mı fethettiler?

  • Yazarın fotoğrafı: Editör
    Editör
  • 29 Haz 2021
  • 2 dakikada okunur

Halil İnalcık, Osmanlı fetihlerinin kılıçtan ziyade istimâlet (gönül çekme) ismi verilen uzlaştırıcı bir politika ile gerçekleştirildiğini belirtir. İstimâlet, Müslüman olmayan ahalinin çeşitli vaatlerle kazanılması sayesinde Osmanlı hakimiyet sahasının genişletilmesidir. Osmanlı idaresi yaptığı

propagandayla İslâm’ın ananevi müsamaha politikası

çerçevesinde gayrimüslimlere can ve mal güvenliği ile

dinlerinde serbestlik tanıyor ve eski feodal bağlılıklarından kurtarıyordu. Örneğin, Duşanov Zakonik kanunlarına göre köylünün haftada iki gün angarya suretiyle prensin toprağında çalışması gerekiyorken, Osmanlı yönetiminde yılda sadece üç gün tımar sahibi olan sipahinin toprağında çalışma zorunluluğu vardı. Osmanlı idaresini kabul eden gayrimüslimler askerlik hizmeti yerine “cizye” vergisini ödedikleri taktirde hayatları, malları ve dinleri devletin teminatı altına alınırdı.


Gazilerin akınlarından kaçarak, kalelere sığınan ahali, Osmanlı hakimiyetinin yerleşmesi ile birlikte düzenli bir

devlet idaresinin koruyucu güvenliğine kavuşuyordu. Bunun sonucu olarak birçok yer kendiliğinden Osmanlı hakimiyetini

tanımaktaydı. (Fatih döneminde Mora ve Sırp halkları, Osmanlı padişahını, kendilerini despotlardan kurtarması için çağırmışlardı). O zaman gaza sahası, bu bölgelerin ilerisi olmaktaydı. Balkanlar’daki Osmanlı fetihleri büyük ölçüde bu

şekilde gerçekleşmiştir. Osmanlılar’ın, Balkanlar’da kılıç ve ateşle yerleştikleri iddiası artık bilimsel yayınlarda yer almamaktadır.


Osmanlılar gayrimüslim halkın yanısıra, Ortodoks kilisesini ve manastırlarını da himaye ederek, vergilerden muaf tuttular ve onların dinî vakıflarına dokunmadılar. Osmanlılar feodal yerli askerî sınıfın imtiyazlarını ve feodal haklarını

kaldırmakla beraber, onları kendi askerî sistemleri içine almışlardı. Böylece köylüyü, kiliseyi, şehirli halkı ve askerleri kendi saflarına çektiler. Bu yüzden Osmanlı idaresine direnen mahalli hanedanlar ortadan kaldırıldıktan sonra fethedilen

yerlerde hakimiyet kolay kurulmuştur.


Osmanlılar’ın bu idare tarzlarını yapılan araştırmalar açıkça ortaya koymaktadır. Bruce W. McGowan’ın Osmanlı

idaresinde Sırbistan üzerine yaptığı araştırmalarda, Sırbistan’da nüfus başına (per capita) düşen gıda mahsulünün Avrupalı devletlerin sömürgelerindeki köylülerin elinde kalan gıda mahsulünden çok daha fazla olduğunu ortaya çıkarmıştır. Balkanlar’ın tek bir devlet çatısı altında uzun süre savaşsız bir ortama kavuşması, buralarda ticareti canlandırmış ve şehirleri geliştirmiştir. Michael Palariet’in XIX. yüzyıl Balkan ekonomileri üzerine yaptığı araştırmada Sırbistan’ın bağımsız olmadan önceki dönemde, müstakil devlet olduğu döneme göre daha hızlı büyüdüğü ve kalkındığı ortaya çıkmıştır.

Comments


Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

bottom of page