top of page

5 Soruda Hasan Sabbah ve Fedaileri

  • Yazarın fotoğrafı: Editör
    Editör
  • 20 Nis 2022
  • 3 dakikada okunur

Dünya sinemasına konu olan ve hakkında çeşitli kitaplar yazılan Hasan Sabbah ve Fedaileri, günümüzde birçoğumuz tarafından tanınan tarihsel bir karakterdir. Evet, birçoğumuz ana hatlarıyla Hasan Sabbah’ı ve yaptıklarını biliyoruz ancak akla takılan birtakım soruların olduğunun da farkındayız. Bu çalışmamızda da Hasan Sabbah ve fedaileri hakkında akla takılan soruları kendimizce soru sorarak cevaplandırmaya çalışacağız.

ree

1. Hasan Sabbah’ın Şia inancında güçlü bir makam olan İmam olma gibi bir hedefi var mıydı?

Hasan Sabbah’ın edindiği dini misyon vesilesiyle öncelikle kendisini İslam’ın yeni peygamberi olarak sunduğu ve Şia inancında önemli bir makam olan İmam olma gibi amaçları olduğu çeşitli söylentilerle günümüze ulaşan iddialar arasında. Ancak tarihçi Bernand Lewis ve bazı tarihçiler Hasan Sabbah’ın imam temsilcisi olduğunu ve asla imamlık iddiasında bulunmadığını söylerler. Kendisini Nizâr’ın soyundan gelen imamın ortadan kaybolmasından sonra delil ve davet reisi olduğunu savunarak, aşama aşama öğrenmeye dayanan Ta’lim doktirinin ve Da’vetü’l-Cedide’nin kurucusu olarak etkin rol oynar.

ree

2. Alamut’u kale olarak seçmesindeki amaç neydi?

Hasan Sabbah ve stratejileri konusunda akıllara takılan bir diğer soru ise, daha düz, tarıma elverişli ve devletleşmenin daha rahat gerçekleşeceği bir zeminde devlet kurmak yerine neden sarp kayaların tepesinde bir kalede bulunduğudur. Bunun nedeni oldukça açıktır. Militarist bir yapı ve düzenli ordunu kurmanın zorluğunun ve karşısına çıkacak büyük devletlere direnemeyeceğinin farkında olan Hasan Sabbah, sarp, ulaşılması zor ve kayalık bir yeri merkez edinerek dış etkilerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalıştı. Esasen Hasan Sabbah’ın ideolojisi gereği de mekânlarının dağlar ve kaleler olması gerekliydi. Alamut Kalesi ele geçirildikten sonra surları sağlamlaştırıldı, dönemi içerisinde oldukça ileri yöntemlerle su kanalı ve gıdalar için soğuk depolar oluşturuldu. Bu şekilde kale uzun kuşatmalara direnecek güçlü bir mevzi haline getirildi.


ree

3. Peki sadece kale içi yerleşimle mi sınırlı kaldılar, bu durum Haşhaşilerin hareket alanını sınırlamadı mı?

Hasan Sabbah ve Haşhaşiler hakkındaki kısa makale ve çalışmaların barındırdığı kısıtlı bilgi haliyle akıllara bu soruyu getiriyor. Suikastçiler temel eğitimlerini her ne kadar Alamut’ta alsa da propaganda sürecinde İran’ın birçok yerinde hücre evleri oluşturuyorlardı. Bu vesileyle dağlık alandaki İsmaililer zamanla şehirlere inmeye başladı. Buna en iyi örnek ise, İsfahan’da faaliyet gösteren baş dai Abdûl Melik b.Attaş b. Ahmed, İsfahan yakınlarında bir davethane kurması ve bölgede tam otuz bin kişiyi Nizâri İsmailiğine kazandırmasıdır. Bununla birlikte İran düzlüklerine yerleşen Nizari İsmailileri, Selçukluların hakim olduğu bölgelerde vergi toplayarak maddi güç elde ediyorlardı.

ree

4. Suikastçiler tarihe damga vuran eylemlerini nasıl gerçekleştiriyorlardı, özel bir stratejileri var mıydı?

Vladimir Bartol’un “Alamut: Fedailerin Kalesi” adlı romanında her ne kadar suikastçilerin eğitimleri hakkında bilgi verilse de romanın bilimsel kaynak olarak kabul edilmemesi ve eğitimleri hakkında bilgilerin sınırlı olması bu soruya verilecek cevabın başlangıcını kısıtlıyor. Ancak kesin olan şudur ki, hançeri kurbanı göğsüne ne zaman ve nerede yerleştireceklerini çok iyi bildikleridir. Görevde gizlilik konusunda usta olan suikastçiler, suikast düzenleyecekleri kişilerin yanlarına seyis, öğrenci, hizmetçi, tüccar, vb. kılıklarda girer, gerekirse aylarca bekleyip doğru zamanda suikasti gerçekleştirirlerdi. Bununla birlikle suikast sırasında hedefleri dışındaki kişilere zarar vermemeye özen gösterirlerdi. Genellikle kaçmaya teşebbüs etmeyip, kurbanın korumaları tarafından yakalanarak öldürülmeyi seçerlerdi, çünkü böylesi bir ölüm onlar için övünç kaynağıydı.

ree

5. Birbirleriyle düşman olan Hasan Sabbah ile Nizamülmülk bir dönem gerçekten dost muydu?

Tarihi veriler Hasan Sabbah’ın Nizamülmülk ve hatta Ömer Hayyam ile arkadaş olduğunu doğrular nitelikte. Bunun dışında Hasan Sabbah ile Nizamülmülk’ün aralarında arkadaşlıktan öte bir dost samimiyetinin olduğunu gösteren güçlü rivayetler de mevcuttur. İkisinin birlikte eğitim aldığı ve kim daha önce makama ve servete erişirse onun diğerine yardım edeceğine dair karşılıklı yemin ettikleri söylenir. Nizamülmülk’ün vezir olmasıyla birlikte ettiği yemini yerine getirmek üzere Hasan Sabbah’a valilik teklif ettiği, ancak onun saraydan uzaklaşmamak için sarayda bir görev istediği, bu isteği kabul edildikten sonra Nizamülmülk’ün görevine göz diktiği de bu rivayetler arasındadır. Daha sonra iki büyük düşman haline gelen Nizamülmülk ile Hasan Sabbah’ın bir dönemler dost oldukları açıktır.

 
 
 

Yorumlar


Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

bottom of page