top of page

Şehzâde Bâyezid’e “Yıldırım” ünvanı nasıl verildi?

  • Yazarın fotoğrafı: Editör
    Editör
  • 29 Haz 2021
  • 1 dakikada okunur

Osmanoğulları’nın dördüncü hükümdarı olan I. Bâyezid

gerek Osmanlı kaynaklarında, gerekse Batı kaynaklarında isminden ziyade “Yıldırım” lakabıyla anılır. Bazı Fransız yazarlar, bu lakabın yerine “L’Eclair” yani “Şimşek” kelimesini kullanırlar. Sultanın daha şehzâdeliği döneminden itibaren katıldığı savaşlarda gösterdiği cesaret ve süratli hareketlerinden dolayı kendisine verilen bu lakabın tam olarak ne zaman ve hangi vaka münasebetiyle kullanılmaya başlandığı hususunda farklı rivayetler vardır. Kimi yazarlar, I.

Bâyezid’in “Yıldırım” ünvanını almasını, tahta geçer geçmez kardeşi Yakub Çelebi’yi katlettirmekteki süratine bağlarken, kimi yazarlar da sultanın 1397’de Karamanoğlu Ali Bey üzerine düzenlediği seferdeki cesur hareketlerine bağlarlar. Bu konuda en eski ve en kuvvetli rivayet ise I. Murad’ın 1387’de Karamanoğulları üzerine düzenlediği ve Şehzâde Bâyezid’in de katıldığı seferde cereyan eden hadiselerle

ilgilidir. İki devlet arasında Frenk Yazısı mevkiinde yapılan savaşta Osmanlı ordusunun merkezini I. Murad, sol kanadını Şehzâde Bâyezid, sağ kanadını da Şehzâde Yakub Çelebi kumanda etmişti. Osmanlı kaynaklarında, Şehzâde Bâyezid ve Rumeli Beylerbeyi Kara Timurtaş Paşa’nın, gösterdikleri gayret ve kahramanlıklarla Osmanlılar’ın muharebe alanından galip ayrılmalarını sağladıkları ve bu münasebetle şehzâdeye “Yıldırım” ünvanı, Kara Timurtaş Paşa’ya da vezirlik yanısıra Rumeli Beylerbeyiliği’nin verildiği söylenir. Hayatı ve faaliyetleri incelendiğinde I. Bâyezid’in “Yıldırım” ünvanını, en az ismi kadar, taşımaya layık bir hükümdar olduğu görülür. Günümüz araştırmacıları için bu dönemin sağlam bir kronolojisini çıkartmak hemen hemen imkânsızdır ve bunda kaynak yetersizliği kadar sultanın şahsiyeti de belirleyici rol oynar. Zira Rumeli ovalarında at koştururken izlediğimiz Yıldırım’ın aynı yıl Anadolu bozkırlarında yeni bir seferde karşımıza çıkması, dönemin ulaşım imkânları göz önüne alındığında, akıllara durgunluk vermektedir. Yıldırım Bâyezid’in bir yıl içinde Anadolu’dan Rumeli’ye yedi defa geçtiği rivayet edilir.

Comments


bottom of page