top of page

Struma Olayı Nasıl Yaşandı?

  • Yazarın fotoğrafı: Editör
    Editör
  • 17 Eyl
  • 2 dakikada okunur

II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa, Yahudi halkı için tehlikeli bir yer hâline gelmişti. Nazi işgali altındaki bölgelerden kaçan insanlar, hayatlarını kurtarabilmek için her yolu deniyordu. Bu tehlikeli yolculuklardan biri, 1942 yılında Karadeniz’de yaşanan Struma Olayı olarak tarihe geçti. Olay, savaşın sivil halk üzerindeki yıkıcı etkilerini ve mülteci krizlerinin denizde de trajik sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.


struma gemisi

Struma, 1867 yılında inşa edilmiş, küçük ve yaşlı bir yolcu gemisiydi. 1941 yılında, Romanya’dan Filistin’e gitmek isteyen Yahudi mültecileri taşımak üzere kiralandı. Gemide yaklaşık 790 yolcu ve 10 mürettebat bulunuyordu. Yolcuların çoğu, Nazi zulmünden kaçmış ve yeni bir hayat kurma umuduyla gemiye binmişti.


Geminin teknik durumu yolculuk için ideal olmasa da, mülteciler umutlarını kaybetmemişti. Bu yolculuk, birçok yolcu için hayatlarındaki en kritik adım olarak görülüyordu.


12 Aralık 1941’de Struma, Romanya’nın Köstence Limanı’ndan hareket etti. Yolcular, Filistin’e ulaşmayı umut ediyordu. Ancak kısa süre sonra gemi, motor arızası nedeniyle İstanbul’a yaklaşmadan önce durmak zorunda kaldı. Yolcuların umutları, geminin teknik sorunları nedeniyle sınanmış oldu.


15 Aralık 1941’de Struma, İstanbul Sarayburnu açıklarında demirledi. Türk yetkililer, geminin güvenliği ve yolcuların belgeleri ile ilgili incelemelerde bulundu. Gemi yaklaşık 2,5 ay boyunca İstanbul Boğazı’nda bekledi. Bu süre zarfında yolcular temel ihtiyaçlarını karşılamak için çaba sarf etti; yetkililer, gerekli lojistik ve güvenlik önlemlerini sağlamak için çalışmalar yürüttü.


Yolcular, bu bekleyiş sırasında yiyecek, su ve tıbbi yardım konularında sınırlamalar yaşadı. Ancak hem yerel yetkililer hem de çevredeki kurumlar, gemideki insanlara mümkün olduğunca destek olmaya çalıştı.


23 Şubat 1942’de Struma, motor arızası nedeniyle Karadeniz’de sürüklendi. Ertesi gün, 24 Şubat 1942 sabahı, Sovyet denizaltısı Ş-213 tarafından torpillenerek batırıldı. Gemi hızla sulara gömüldü ve 781 kişi hayatını kaybetti.


Sadece 19 yaşındaki David Stoliar hayatta kalmayı başardı. Enkazdan kurtarılan Stoliar, kısa bir süre İstanbul’da kaldıktan sonra Filistin’e ulaşabildi ve bu trajedinin canlı tanığı oldu.


struma gemisi

Struma Olayı, II. Dünya Savaşı’nın sivil halk üzerindeki yıkıcı etkilerini gözler önüne seren önemli bir örnektir. O dönemde savaşın tarafsız ülkeleri, karmaşık diplomatik ve lojistik sorunlarla karşı karşıyaydı. Türkiye gibi tarafsız ülkeler, mültecilere yardımcı olmak için çalıştı ancak geminin teknik sorunları ve uluslararası dengeler trajedinin önlenmesini zorlaştırdı.


Tarihçiler, Struma’yı sadece bir deniz faciası olarak değil, aynı zamanda savaşın ve politik koşulların sivil halk üzerindeki etkilerini gösteren bir vaka olarak inceler.


Bugün Struma Olayı, insanlık tarihi açısından önemli bir hatırlatıcıdır. Bu trajedi, mültecilerin güvenliği, insan hakları ve uluslararası dayanışma konularında dersler sunmaktadır. Struma, denizde kaybolan yüzlerce insanın anısı olarak, insanlık vicdanına bir çağrı niteliğindedir.


Olayın üzerinden yıllar geçmesine rağmen Struma, savaşın, çaresizliğin ve insanlık dramının sembolü olarak tarih kitaplarında ve anıtlarda yaşamaya devam etmektedir. Modern çağda da mülteci krizleri ve insan hakları tartışmalarında, Struma’nın trajedisi hatırlatıcı bir örnek olarak kullanılmaktadır.

 
 
 

Yorumlar


Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

bottom of page